Köseoğlu Şeceresi


Mevcut kayıtlara göre Köseoğlu sülalesinin en büyüklerinden Mehmet Köseoğlu ve eşi Emine'ye kadar gidilebilmektedir. Daha ötesine gidilememektedir. Daha ötesi için Osmanlı arşivleri üzerinde araştırma yapılması gerekiyor. En büyük dedemiz Mehmet ile en büyük ebemiz Emine'nin doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili elimizde bilgi yoktur. 

Biz artık Mehmet ve eşi Emine ile ondan sonrakilerin kayıtları üzerinde çalışacağız. kayıtlara göre Mehmet ve eşi Emine'den dünyaya 6'sı erkek ve 3'ü kız çocuğu olmak üzere toplam 9 çocuk getirilmiş. Bunların da yine kayıtlara göre isimleri şöyledir: Arif, Abdurrahman, Halil, Haydar, Hacı Ali, Hacı Bekir, Fati, Meryem, Asiye. Şecere kayıtlarında daha çok erkek çocukların devamı görülür. Ama ben burada kız çocukların da hangi sülalere gelin gittiğini ve sadece onların çocuklarını göstereceğim.

En büyük dedemiz Mehmet'in çocuklarından Abdurrahman'ın hiç çocuğu olmamış. Aynı zamanda varlıklı kardeşlerden de biriymiş. Orta mahalle tarafında bulunan arsalarını veraseten kardeşlerden Arif'in çocukları satmıştır. Diğer kardeşlerden Halil'in ise sadece Perdane ve Urguş isimlerinde iki kız çocuğu bulunmaktadır. Kardeşlerden en fazla çocuğu olan kardeş ise, Arif'tir. 

Kızlardan Asiye, Fakılar'a gelin gitmiş, Meryem Albsıtanlar'a gelin gitmiş ve Fati'de Bektaşlar'a gelin gitmiştir. Dolayısıyla bizler, Fakılar'ın, Albıstanlar'ın ve Bektaşlar'ın dayıları sayılırız. Albıstanlar'ın Yakup da (Aziz) babamın öz dayısıdır. Çünkü Fatma ebem, Yakup'un kız kardeşidir. Bu blog sayfasında 9 kardeşin de ayrı ayrı çocuklarını gösterir şekilde şecere tablosuna devam edeceğiz. Önce Haydar Köseoğlu'ndan başlayacağız.

Soyadı Kanunu, her Türk vatandaşına bir soyadı taşıma yükümlülüğü getiren 2525 sayılı kanundur. İsviçre'den alınarak düzenlenen kanun, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiş, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazete'de yayımlanmış ve 2 Ocak 1935′te yürürlüğe girmiştir.


Mehmet ve Emine'nin erkek çocuklarından Haydar Altun'un şeceresi yukarıya çıkarılmış olup, tabloda da görüleceği üzere fotoğrafı olanların fotoğrafları karelerine yerleştirilecektir. İbrahim dedemin kız kardeşi Fatma'nın iki kızı olmuş. Kızlardan Huri'den de Yamin ve Sevinç isimlerinde iki çocuğu olmuş. Çocuklardan Satı'yı öksüz ve yetim kaldığı için İbrahim dedem yanına almış ve büyütmüş ve gelin etmiştir. Satı ve Huri'nin çocukları da dayı malından dolayı İbrahim Altun'un  çocuklarına karşı veraset davası açmıştır. "Ölüm hak, miras helaldir." Ancak, açılan bu davayı, ben bir nankörlük olarak görüyorum. Dayın seni yanına alsın, seni yetiştirsin, büyütsün ve gelin etsin. Sen de İbrahim dayıyın çocuklarına veraset davası aç. 

Satı'ya ve Huri'nin çocuklarına bir miktar para ödenerek, istimlak edilecek olan gayrimenkul ile diğer tüm gayrimenkul üzerindeki varislikleri sonlandırılmıştır. Ancak Devlet Su İşleri istimlak bedelini çok düşük tutarak İbrahim Altun'un varislerine çok komik bir rakam ödeme yapmıştır. Yapılan bu ödeme, mirasçılardan ne Satı ve Huri'ye ödenen parayı, ne de avukat ücretini karşılayabilmiştir. İbrahim Altun'un çocukları bu alış verişten dolayı külliyen zararlı çıkmışlardır. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar